Son yılların doğal ebeveynlik olarak nitelendirilen eğiliminde çocukların anne ve babalarının odasında (ayrı bir yatakta veya aynı yatakta) yatması benimsenirken, konu çoğu çalışmada sadece çocuk açısından incelenmektedir.
Daha önce de bahsettiğim gibi çocuk açısından artılarını düşünürken, bunun eşlerin hayatına etkilerini de göz önüne almak gerekir. Ebeveynler kendi odalarının ve hatta yataklarının kimin odası/yatağı olduğuna karar vermelidirler. Bu noktada verilen karara da herkes saygı duymalı ve yargılamamalıdır. Zira ailenin kendi içindeki dinamiklerini kimse bilemez ve bu nedenle yapılan yorumlar, kişisel görüş olmaktan öteye gitmez.
Doğal ebeveynlik aslında yeni bir eğilim değildir. Şehirleşme gerçekleşmeden önce aile fertlerinin bir kısmı ve hatta hepsi aynı odada yatardı. Dünyada; Bebeklerin kendi odalarının olması son 100-150 yılın bir eğilimidir. Şehirleşmenin getirdiği fiziksel imkanlar ve bebeklerin de bağımsız bir birey olarak kabul edilmesi, doğduklarından itibaren bebeklerin kendi odalarının olmasını sağlamıştır. Yaşam koşullarının değişimiyle birlikte yapılan araştırmalar kendi başına uykuya dalmayı bilen çocukların daha bağımsız ve özgüvenleri yüksek olduğunu vurgulamaktadır.
Her iki eğilimin de ortak noktası; hangi yaşta olursa olsun, doğduğu andan itibaren veya 2,5 – 3 yaşında çocukların kendi yatakları ve odaları olmasıdır. Doğal Ebeveynlik Enstitü’ sünün (API) kendi sitesinde de 2,5 – 3 yaşından itibaren çocukların artık kendi odasında yatmaya hazır olduğu ve bu geçişin yapılması gerektiği belirtilmektedir. Yani hangi eğilimi benimserseniz benimseyin bir gün çocuğunuza kendi odasında ve kendi başına uykuya dalmayı öğretmeniz gerekecektir.
Kendi başına uykuya dalmayı öğretirken hangi metodu kullanacağınızı kendi hayat görüşünüze ve çocuğunuza uygunluğuna bağlı olarak seçmenizi öneririm. Her yiğidin bir yoğurt yemesi vardır. Önemli olan yoğurdun yenmesidir.