Bu satırları yazmaya başlamayı başarmadan önce annemin ölümünde ağlamadığım kadar çok ağladım…

Çünkü artık ben de bir anneyim ve annemin bütün yaptıklarını nasıl bir içgüdüyle yaptığını biliyorum. İşte bu nedenle anneme ne kadar çok haksızlık ettiğimi anlıyorum. Sanırdım ki, ben gerçekten annesinin kıymetini bilen evlatlardanım. Ama yanılmışım…Bunu anne olunca anladım.

Oğlumu kollarıma aldığımda, kabaran sevgimin yanında içimde bir de boşluk beliriyor, çünkü kırk yaşında olmama rağmen halen o karşılıksız sevgiyle kucaklanmayı istiyorum. Yıllar geçtikçe alışılır diyorlar. Evet, doğru, ama kimse özlemden bahsetmiyor…Oğlum doğduğundan beri her gün daha çok artan özlemden… Annemi her daha çok anladığımı hissettiğimde kalbimi daha çok acıtan özlemden…

Düşünürdüm ki hayat benim hayatım ve annemin benim için endişelenmesi gerek yok. Üzülmek için yer aradığını sanırdım. Hâlbuki anladım ki bana yansıttığı endişesi kendi içinde yaşadığının sadece küçük bir parçası. Benim geçtiğim yollardan çoktan geçmiş ve karşılaşabilme ihtimalim olan şeyleri düşünmek bile endişeleri için yeterli bir sebep.

Annesiz kalmak çok zormuş. Ne kadar güçlü olsan da, ne kadar dolu bir hayatın olsa da, ne kadar çok mutlu olsan da, hep bir tarafın eksik oluyormuş. Anne olunca daha iyi anladım. Çünkü artık annemi anladım.

Gidebilecek bir anne kucağından yoksun bütün herkese kucak dolusu anne sevgisi gönderiyorum.