Doğum öncesinde aldığım eğitimlere ve okuduğum kitaplara dayanarak Kutay’ı her ağladığında emziriyordum. Acıktığında da, sakinleşmeye ihtiyaç duyduğunda da, uyumak istediğinde de. Hem de bu ilk günlerde oldukça acı verici olsa da. Ama aylar geçtikçe Kutay başka türlü sakinleşemez ve asla başka türlü uyuyamaz hale geldi (ki bunu pedagoglar da yanlış buluyor). Uykusu geldiğinde babasının kucağında durmaya bile tahammülü olmuyordu ki uyuması imkansızdı. Çevremdeki insanlar sürekli bir dönüm noktası koyuyordu, 3 ay bir geçsin düzelir, 6 ay bir geçsin, 1 yaşına girsin hepsi düzelir. Kesinlikle düzelmedi aksine artık emse de hemen uykuya dalamıyordu, saatlerce ağzında dursun istiyordu. Çevremdekilerin çocuk bu olur söylemlerine ek olarak bir de uyku eğitimine kesinlikle karşı insanların görüşlerini dinledikçe biraz daha sabır bebeğinin sana ihtiyacı var diyerek kendimi susturuyordum. Uyku eğitimi vermenin çocuğun psikolojisinde nasıl büyük bir travma yarattığını okudukça nasıl uyku eğitimi verebilirdim ki.

Maalesef 14 aylık olana kadar bekledim ve ben artık dayanamıyorum dedim. Çünkü –bunu söylemeye utansam da- gece saat başı uyanmalarında kontrolümü kaybediyordum. Gündüz olduğum gibi şefkatle yaklaşamıyordum. Eğer beni düşündüren şey bebeğimin psikolojisiyse geldiğim bu noktada yine onu düşünerek bir şeyleri değiştirmeliyim diye düşündüm. Hem inanılmaz derecede sihirli bir ele ihtiyacım vardı hem de bu kadar farklı görüşten okuduğum kitaplara dinlediğim insanlara ek olarak uyku koçunun bana ne katacağı konusunda şüphelerim vardı. Ama ilk görüşmede Seride Hanım’dan bir çok şey öğrendim. En basiti sakin olmayı acele etmemeyi öğrendim. Bu uzun bir süreçti, çok küçük değişikliklerle ilerleyecektik. Öte yandan Seride Hanım’ın da bebek psikolojisini düşünerek önerilerde bulunduğunu gördüm. Kararlarımı hiç bir zaman eleştirmedi, sonuçlarının ne olacağını çok açık bir şekilde açıkladı ve her zaman alternatifler sundu.

Başlamadan önce en merak ettiğim konu Kutay’ın bu zamana kadar hiç bir şeyi inatlaşmadan yapmamış olmasıydı, buna da tüm gücüyle karşı çıkacağıydı. Evet “Tamam annecim şimdi yalnız ve gece boyu uyuyabilirim” demedi. Ama ertesi gün biraz daha iyi olacağını gördükçe ben sabrettim o da daha kolay kabullendi. Çünkü bu değişime başlayamamamın diğer bir sebebi de fiziksel olarak da kendimde o gücü bulamıyor olmamdı. Yattığım yerde uyutmak varken 1 saat büyük bir enerji harcıyordum. Ama her hikayede okuduğum gibi ilk kesintisiz 8 saat uyuduğu gün yaşadığım mutluluk her şeye değerdi.

Dinlenmiş bir bünye için bebeğin gece uyanmaları tahammül edilebilir bir şeymiş gibi gelse de doğum yorgunluğunun, ruh hali gitgellerinin arkasından bir de aylar süren uykusuzluğun ne kadar çekilemez bir şey olduğunu yaşayan bilir. O nedenle özetle diyorum ki ilk olarak çevrenizdekiler sizin ne yaşadığınızı bilemediği için kendilerince önerilerde bulunabilir, sakince kulağınızı kapayın. İkinci olarak benim için uyku eğitimi demek bebeği odada ağlamaya bırakmak demek değil öncelikle ebeveyne bir eğitim vermektir. Bebek uykuya direniyorsa sebebini bulmaktır. Sonrasını uyku koçunuzla birlikte şekillendirebilirsiniz, korkmayın. Üçüncüsü ben 4-5 aylıktan beri sürekli denememe rağmen uygulamada yaptığım yanlışlardan dolayı ilk günden denemeyi bırakmıştım. Uyku koçunun bu olayı (o minicik bedenin verdiği kocaman tepkileri) dünyanın en sıradan olayıymış gibi karşılaması ve sürekli motive etmesi sayesinde sonuca ulaşabildim. Seride Hanım’a desteği için çok teşekkür ediyorum. Onun da dilediği gibi umarım bir gün tüm bebekler kesintisiz uyur. Tüm annelere sabır ve güç diliyorum, deneyin gerisi gelecek. Siz mutlu olun ki onu da mutlu edebilin.

Didem Hanım, Mutlu Aileler Kulübümüze hoş geldiniz ve hikayenizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz.

Siz de Didem Hanım gibi bebeğinizi sağlıklı ve kesintisiz uykuya kavuşturmak ister misiniz? Buraya tıklayarak formu doldurun, biz size ulaşalım.